THOMAS ALVA EDISON

Gönderim Pazartesi Eylül 03, 2018   ief



Ampulle Beraber 2500 Buluşun Mucidi

 

THOMAS ALVA EDISON

1947 yılında Ohio eyaletinin Milan kasabasında dünyaya gelir. Herkes ona kısaca “Al” der.
Babası oduncu ve hayvan yemi satan bir tüccar, annesi
ise, eski bir öğretmen olan ev hanımıdır.
Al, çocukken çok yaramazdır ve çok da meraklıdır.
Dikbaşlı bir insan. Anne ve babası onu arada dövüyor
ama o, tepki göstermeden cezaları kabulleniyor.
Bir gün babasının samanlığını yakacak kadar da
yaramaz.
Tek başına oynar ve evlerinin yakınındaki tersaneye
giderek, işçilere merakla, makinelerin nasıl çalıştığını sorar. İşçiler hep ondan yaka silker ve yaramazlıklarından
yakınırlar.
Sık sık hastalanır.
Hatta okula başlayacağı zaman, kızıl hummaya yakalanır.

Okulda öğretilen her şeyi unutur.
Üç aylık bir okul hayatı olur sadece.
Sınıfın en zayıf insanıdır, ders olarak. Herkes ondan
ümidi keser. Babası ve öğretmeni onun deli, geri zekâlı ol

duğuna inanmaya başlar.
Eski bir öğretmen olan anne, ondaki ışığı görerek, bık

madan, usanmadan ona ders verir. Tekrar tekrar anlatır.
Okumayı öğrendiği zaman ise, artık elinden kitap
düşmeyen bir kitap kurduna dönüşür.
On yaşında ışık, hava ve elektrik konularında kafa yorar.
Bodrumda kimyasal deneyler yaparak zaman geçirir.
O zaman yeni olan telgraf ve elektriğe ilgi gösterir.
Babasının işi bozulunca, demiryollarından izin alarak,
trenlerde gazete, simit gibi şeyler satmaya başlar.
Bu arada işitme kaybı başlar ve trenlerin sesinden dolayı
insanlar yüksek sesle konuşmak zorunda olduğundan fark
etmez. Ama tren durunca hiçbir şeyi duyamaz hâle gelir.
Doktorlar bu derdine çare olamaz.
O, bunu avantaj olarak bile görür.
Ama günlüklerinde, “On iki yaşımdan bu yana, tek bir
kuşun öttüğünü duymadım.” der.
Yalnız kalınca daha çok okumaya ve öğrenmeye gayret
eder. Duymamanın bu avantajından, çok faydalanır çünkü.
1870’de, fakir bir mucit olarak işe başlar ve gramofonun
kaynağı olan stenografi cihazını icat eder.
Kömür ipi ile işleyen lambalar üzerine düşünür, hem
dayanıksız olan hem de pahalı olan bu lambaları, daha
ucuza üretmek için çaba harcar ve 2000’e yakın deneyle,
ampulü icat eder.
2000 deney yapmasına rağmen, “Bu kadar deney ya

pıyorsun, ampulü bulamadın. Bırak.” diyenlere, şu meşhur
sözüyle karşılık verir: “2000’e yakın tecrübem oldu.”

Telefonun piyasaya uygun hâle getirilmesi ve ilk elektrik
santrali kurma işini de ona verirler.
Film çekme aletinin icadını da Edison yapmıştır.
İşitme cihazının öncüsü aleti bulmak, gene ona nasip
oluyor.
ABD ve başka ülkelerde 2500’e yakın icadın patenti;
küçükken deli, geri zekâlı olduğu düşünülen Edison’a nasip
oluyor işte.
Buluşları ile alakalı büyük bir kütüphane kurarak, bu
kitaplardaki bilgileri, aynı zamanda da zihninde tutuyor.
İşine o kadar odaklanıyor ki dünyayı unutuyor. Ona
madalya vermek istiyorlar ve aldığı madalyayı eve gider

ken kaybediyor. Hatta bazen ismini bile unuttuğu oluyor.
Seksen dört yaşında ve 1931 yılında aramızdan ayrılan
Edison, geride 2500 buluş ve başarılı bir hayatla, ampulün
aydınlığını bizlere bırakarak dünyadan ayrılıyor.

Braille, müziği de çok seven bir hoca olduğundan,
müzik notalarını da Braille alfabesine aktarıyor.
Dufan adlı bir müdür okula atanınca, Braille alfabesi
yeniden, okulda yasaklanıyor.
Braille’nin, bunun üzerine okuldan ayrılmak istemesi

ne rağmen bir dostu olan Gauthner onu, okulda kalması ve
mücadeleye devam etmesi konusunda ikna ediyor.
9 Haziran 1941 tarihinde, Avusturya Krallığı, görme
engelli bir şehzadenin eğitimi için Braille’yi Avusturya’ya

davet ediyor ama Braille, okulda yaşadığı sıkıntılar ve
moralsizlik sonucu, bu davete icabet edemiyor.
1843 yılında bir gün ağzından kan geliyor, verem ol

duğu anlaşılıyor.
22 Şubat 1845’te Braille alfabesi, Resmî Akademi’de
kabul ediliyor.
1850’de, altı noktalı alfabeyi, Paris Eğitim Akademisi
de resmen kabul ediyor.
1852 tarihinde veremden vefat ediyor.
Ölümünden iki yıl sonra da alfabe resmen, Almanca
konuşulan tüm coğrafyada kabul edilir.
Ölümünden yüz yıl sonra 1952 yılında da Paris Ulusal
Kahramanlar Mezarlığı’na nakledilir cenazesi.
Braille alfabesi, günümüzde, ülkemizde de körler oku

lunda okutulan bir dil. Bu alfabe ile yazılmış dergiler ve
kitaplar da kütüphanelerde bulunuyor.

EDISON’UN BAŞARISINDAKİ 10 ETKEN
1- MERAK: Her şeyi merak eden Edison’un, okulda
başarısız olmasının sebebi, kendini okumaya verememe

sidir. Ama “Merak, ilmin hocasıdır.” diyenler, meraklı in

sanların başarıya yakın olduğunu anlamışlar. Edison da
aklının takıldığı şeyleri merak ederek, onları öğrenmeye
gayret etmiş.
2- BABASININ OLUMSUZ TAVRI: Edison’un başarısını
kamçılayan şey, öncelikle babasının olumsuz tavrı olmuş

tur. Annesinin ondaki cevheri keşfetmesi ile başarısızlığını
başarıya dönüştürüyor ve karşılaştığı diğer olumsuz tavırlara
rağmen, başarının yakalanabileceğini gösteriyor bizlere.
3- NEDEN, NASIL VE NİÇİN SORULARININ ÖNEMİ: Bu
üç sorunun cevabını arayan Edison, her şeyi merak ettiğin

de, özellikle bu üç soruyu soruyor ve cevabını aldığı zaman
da buluş tamam oluyor. “Neden? Nasıl? Niçin?” sorularını,
bizler de hayatta kendimize soralım.
4- OKUMA AŞKI: Okumayı öğrenmekte geciken Edi

son, annesinin sabırla ona okumayı öğretmesi sonucunda
elinden kitap düşürmeyen biri oluyor ve kocaman bir kü

tüphane kurarak, onları okuyup beynine yükleyerek, bizlere
okumanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
5- İŞ DENEYİMİ: Babasının işi bozulunca iş hayatı

na atılan Edison’a, bu iş deneyimi buluşlarındaki başarıyı

olumlu olarak etkiliyor. Yaşıtları okurken, onun genç yaşta
iş deneyimi kazanması, başarı kapılarını açıyor. İş hayatın

da tecrübe, insana en büyük rehberdir.
6- ENGELİNİ AVANTAJA ÇEVİRMESİ: Edison, sessiz
ve sakin ortamda çalışmak için, sessizliğin bir avantaj ol

duğunu düşünmekle haklı. İşitme engelli insan üretkense,
yalnız kaldığı zaman ya buluşuna yönelir ya da yazdığı ki

taba. O olmazsa okuduğu kitaba yönelerek, yalnız ve ses

siz ortamlarda ne kadar verimli olacağını gösterir. Şehrin
gürültüsünden uzaklaşarak, faydalı eserler ortaya koymak,
sadece işitme engellilerin değil, verimli olmak isteyen her

kesin tercih ettiği bir şey. Hayat, sesten ibaret değil, düşün

celer ve eserlerden ibaret. Onun için de sese fazla ihtiyaç
olmaz çok zaman.
7- UMUTVAR OLMASI: Başarılı insanlar nasıl umut

var olup da her şeyden ümidi kesmeden çaba harcarsa,
Edison da her şeye pozitif düşünce ile bakarak başarıyı
yakalıyor. Olumsuzluklara bakmadan, olumlu şeylere
odaklanarak başarıyı yakalamak, umutvar insanların en
büyük özelliği. Siz de umutvar mısınız? Umutvar olan in

san, “var olan insan” demek değil mi? Edison bunu bize
gösteriyor işte.
8- TEKNİK KONULARA ODAKLANMASI: Edison bir
işe başladığı zaman, o konudaki teknik bilgileri zihninde
o kadar başarı ile topluyor ki sanki bilgisayar hafızası gibi,
buluşlarını o teknik bilgiler ile hemen yapabiliyor. Yoksa
2500 buluşu yapmak kolay olur mu? Bu deha değil de ne

dir? Bizlere, “İşinize odaklanın ve o işle alakalı tüm bilgileri
edinerek beyninizde harmanlayın ki başarıyı yakalayasınız.”
deyip, ders vermiyor mu Edison?

yapan Edison, sadece ampulü bulmak için 2000 deney yapmış ve hayattan kendisini soyutlayarak âdeta işine
odaklanan robot gibi, “Seni ilgilendirmeyen işleri bırak
da senin işini kolaylaştıracak bilgilere odaklan.” dercesine
bizlere ders veriyor. Bunda da başarı sağlıyor. Herkes işine
odaklansa işler her zaman daha az hatalı ve güzel olur.
10- BİNLERCE ESERİ MİRAS BIRAKMASI: Edison “At
ölür meydan kalır, yiğit ölür eseri kalır.” atasözündeki gibi
insanoğluna bıraktığı 2500 buluş ve bugünleri, geleceği
aydınlatan ampul ile bizlere hayat dersleri veriyor ve eserler bırakmak üzere bizleri teşvik ediyor. Edison’un hayatı,
gençlere, ampul gibi yol gösteren bir hayat. Gençler, bu hayatı biz kısaca yazdık. Sizler daha geniş okuyarak anlayın
ve faydalanın derim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir